İsveç’te 1940’ların sonunda bir atölyede çırak olarak çalışırken, ustasının sabah ilk iş olarak yerleri süpürmesini istediğini anlatır.
“Mühendis olacağım sanıyordum, bana ilk verilen görev süpürgeyle yerleri temizlemekti. O gün anladım ki iş ahlakı, unvandan önce gelir.”
Alarko’nun ilk işlerinden biri bir apartmana kalorifer tesisatı yapmaktı. O dönem kazandıkları paranın büyük kısmını tekrar yatırıma ayırdılar.
“Kazandığımız parayı lüks arabaya değil, yeni bir kaynak makinesine yatırdık.”
Kendi deyimiyle, toplumsal konulara duyarlılığı yüzünden zaman zaman iş dünyasında “fazla konuşan”, “fazla karışan” biri olarak görülmüş.
“Bana ‘sen bu konulara niye karışıyorsun?’ dediler. ‘Çünkü insanım’ dedim. Beni ‘lüzumsuz adam’ yaptılar, ben de öyle kaldım.”